Ali Suavi ve Dönemi Tanzimat'tan sonra Türk devlet adamları, aydınları ve edebiyatçıları ya siyasî aksiyon yahut da medeniyetçilik yoluyla Türkiye’nin kurtulacağına inanmışlardır. Birinciler bunu siyasi rejim meselesi olarak görmüşler, mutlak monarşiden meşrutî monarşiye geçerek çözmek istemişlerdir. İkinciler ise hiçbir siyasî ve ideolojik maksat gütmeden ilim, kültür ve eğitim vasıtasıyla Türkiye’yi kurtarmaya ve kalkındırmaya çalışmışlardır. Bu, “medeniyetçilik” dediğimiz fikir hareketinin gayesidir. Ancak bazen bu iki cereyanın karıştığı, medeniyetçiliğe siyasi aksiyon kadar önem verildiği görülür. Namık Kemal neslinin içinde bulunduğu Yeni Osmanlılar ve Jön Türkler I. Grupta yer alırken, Şinasi’den itibaren bir silsile medeniyetçi aydınlar II.Grubu teşkil ederler.
Son çağ Türk fikir, edebiyat ve siyaset hayatı onların mücadelesi ve fikirleriyle vücuda gelmiştir. I.ve II. Meşrutiyetin arkasında bu fikrî ve siyasi zemin vardır.
Hayatı eserleri ve fikirleri üzerinde bir araştırma yaptığımız Ali Suavî umumî bir bakışta birinci grup içinde yer alır. Ancak o, meselenin sadece siyasî aksiyon yoluyla ve rejim mücadelesiyle halledileceğine kani değildir. Bu itibarla Yeni Osmanlılar denilen yarı ihtilâlci bir cemiyet içinde yer almakla beraber ötekilerden farklı olarak bir ilim, kültür ve fikir politikacısı olarak görünür. Yahya Kemal’in Mizancı Murad Bey için verdiği “Türkiye’de fikir politikacılığını icad eden Murad Bey’dir” hükmü, devrine göre geniş kültür tecessüsü düşünülürse, hakikatte Suavî için daha doğrudur.
Ali Suavî XIX. asır Türk fikir ve edebiyat tarihinde kendisinden çok söz edilen bir şahsiyet olmakla beraber onu bütün cepheleriyle geniş olarak ele alan bir araştırma henüz yapılmamıştır. Bunun sebeplerinden biri, Yeni Osmanlılar Cemiyetinin bir bütün olarak yahut mensuplarının bu cemiyet içindeki rollerini tek tek inceleyen ilmî araştırmaların yokluğudur. Ebüzziya Tevfik’in Yeni Osmanlılar Tarihi, biraz da Namık Kemal’i yüceltmek için yazılmış sübjektif, hatta romanesk bir eserdir. Orada anlatılanlardan yola çıkarak varılacak hükümlerde ihtiyat payı daima fazla olacaktır.
Bununla beraber doğrudan veya dolayısıyla Yeni Osmanlılar’dan bahseden eserler ve araştırmalar elbetteki mevcuttur. Nitekim Prof.Dr. Ahmed Hamdi Tanpınar, Prof. Hilmi Ziya Ülken, Prof.Dr.Mehmet Kaplan, Prof.Dr.Ömer Faruk Akün, Prof.Dr.Kaya Bilgegil, Prof.Dr.Şerif Mardin, İhsan Sungu, Fevziye Abdullah Tansel, Ziyad Ebuzziya, Dr.Mümtazer Türköne, Dr. Adnan Akgün’ün çalışmaları bu konuyu çeşitli yönleriyle aydınlatan değerli araştırmalardır. Bu itibarladır ki Ali Süavi'nin bütün cepheleriyle ortaya konulması, yalnız kendi bakımından değil, Yeni Osmanlılar tarihi açısından da hareketin aydınlatılmasına katkılar sağlayacaktır.
Ali Suavî sadece mizaç ve karakteri itibariyle değil, fikirleri ve hayat aksiyonu yönünden de problematik bir şahsiyettir. Belki de bu yüzden onun hakkında çok çelişkili, hatta birbirine zıt hükümler verilmiştir. Ancak bu hükümlere bakarak onun ne olduğu kadar ne olmadığını da anlamak güçtür.
Bu çelişkili hükümler arasında bir kutupta “olağanüstü zeki” “mütebahhir âlim”, “değeri bilinmemiş idealist”, “kahraman şehit Ali Suavî; öteki kutupta “cahil”, “şarlatan”, “küçük adam”, megalomanyak”, “mağrur”, “hain”, ajan Ali Suavî” vardır.
Bu çalışmamızda bütün bu zıt hükümlerin uzağında kalarak devir – şahsiyet – eser – fikir bütünlüğü içinde objektif bir Ali Suavî monografisi vücuda getirmeye çalıştık. Onu araştırırken kendimizden ziyade eserlerini ve hakkında bulabildiğimiz yerli ve yabancı belgeleri konuşturmayı tercih ettik. Daha önce verilen bilgileri ve ileri sürülen iddiaları ancak bu şekilde bir kontrol süzgecinden geçirmek mümkün ve keza bugüne kadar Ali Suavî hakkında yapılmış bazı münferit çalışmalardan yine ancak bu şekilde yararlanmak veya onları tashih etmek kabil olabilirdi.
Araştırmamızın çeşitli bölümlerinde yer yer yaptığımız budur.
Bugüne kadar Ali Suavî üzerinde yapılmış veya yayınlanmış çalışmalar fazla değildir. Kronolojik sırayla bu çalışmalar şunlardır:
“Ali Suavi’nin Türkçülüğü”, İsmail Hami Danişmed, Ankara 1942; “Ali Suavi” Behice Kaplan (İ.Ü.Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enst. Yayınlanmamış Mezuniyet tezi,1944); “Sarıklı İhtilalci Ali Suavî”, Mithat Cemal Kuntay, İstanbul 1951; “Tanzimatın İki Ucu: Münif Paşa ve Ali Suavî” Yrd.Doç.Dr.İsmail Doğan, İstanbul,1991 Bunların dışında Ali Suavî ve devri üzerine yazılmış bir yığın makale vardır. Onlar çalışmamızın Bibliyografya bölümünde zikredilmiştir.
Yukarıdaki çalışmaların bazısında “dokümantasyon” eksikliğinden, bazısında devirlerinin hakim temayüllerine uymak endişesinden, bazısında ise günümüzün kavram ve eğilimlerini mutlaka Ali Suavî’ye bulaştırmak çabalarından ileri gelen bir boşluk, noksanlık ve subjektif bakış tarzı vardır.
Biz Türkiye’de ve Avrupa’da girebildiğimiz kütüphane ve arşivleri geniş bir taramaya tabi tutarak bu eksiklikleri telafi etmeye çalıştık. Ali Suavî’nin 1865 – 1878 yılları arasındaki 13 yıllık yoğun yazı ve mücadele hayatının dokuz buçuk yılı Avrupa’da girebildiğimiz kütüphane ve arşivleri geniş bir taramaya tabi tutarak bu eksiklikleri telafi etmeye çalıştık.
Ali Suavî’nin 1865 – 1878 yıları arasındaki 13 yıllık yoğun yazı ve mücadele hayatının dokuz buçuk yılı Avrupa’da geçmiştir. Hakkında hüküm verebilmek için onun hayat v aksiyon çizgisini iyi takip etmek, devrin Avrupası ve Avrupalı şahsiyetlerle bağlantılarını kurmak gerekiyordu. Londra, Paris, Lyon, Marsilya, Madrid, Montreux halkasında geçen bu hayatı ve bu münasebetleri adım adım izlemeye çalıştık. Bu suretle onu sadece kendi kendisi olarak değil, buralardaki çevreleriyle de tanımak ve tanıtmak istedik.
Araştırmamızı mümkün olduğu kadar geniş bir “documentation’a dayandırmaya çalıştık. İstanbul ve Ankara’daki devlet kütüphaneleri, üniversite kütüphaneleri , Başbakanlık Arşivi, Deniz Arşivi ve bazı özel arşivlerin dışında şu Avrupa arşiv ve kütüphanelerini de taradık:
Public Record Office (Londra), The National Register of Archives (Londra), History of medicine Archives (Londra), British Library Main Reading Room, North Library (Londra), Manuscripts Student’s Room (Londra), Oriental Collections (Londra), India Office Library and Records (Londra ), Newspaper library (Londra), Offical Publications and Social Sciences Servise (Londra), University of London Senate House Library (Londra), Shool of Oriental and African Studies Library (Londra) Bibliothèque INALCO (Paris).
Kitap, Giriş’i takiben 3 bölüm ve vesikalar kısmından oluşmaktadır.
Birinci bölüm’de Suavî’nin hayatı incelenmiştir. Ancak bu bölümü sadece bur hayat hikâyesi olarak değil, fikirlerinin bir gelişme macerası olarak ele aldık. Böylece Ali Suavî’nin hayat safhaları ile fikirleri arasındaki münasebetleri fikri bir biyografi tesis edecek şekilde göstermek istedik.
Üçüncü Bölüm’de, yazarın elde mevcut bütün eser ve makalelerinin tetkik edilmesi sonucu ortaya çıkan fikir kategorilerinin bir tasnif ve tahlili yapılmıştır. Bunlar ele alınırken kronolojik gelişme ve değişimlere dikkat edilmiştir. Böylece onun, şartların, zaman ve mekânın değişmesiyle olaylar karşısında nasıl bir tavır takındığı daha vazıh şekilde tesbit olunmuştur.
Kitabımızın sonunda verdiğimiz vesikalar, gerek Ali Suavî’nin hayat ve aksiyonuna, gerekse Suavî dönemindeki imparatorluk Türkiye’sinin bazı hayatî meselelerine ışık tutan orijinal ve bugüne kadar başka hiçbir yerde yayınlanmamış belgelerdir. Bu belgelerin büyük bir çoğunluğu İngilizce ve Fransızcadır. Onların anafikirleri veya özetleri kitabımızın ilgili yerlerinde verilmiş, ancak orijinal metinleri esere dahil edilmiştir.
3 bölümden ibaret “Bibliyografya”nın 1.Bölümünü Suavî’nin mevcut eserlerinin kronolojik listesini, II.Bölüm kendisinden bahseden eserleri, III.Bölüm ise faydalandığımız eser, süreli yayın ve araştırmaları ihtiva etmektedir. Ali Suavî’nin bulunamayan eserlerinin bazısı, mevcut kayıtlara göre tarafımızdan isimlendirilmiştir.
Yazarın İstanbul’daki Muhbir gazetesi ile Londra’da çıkardığı Muhbir’in biribiriyle karıştırılmaması için Londra Muhbir’ini dip notlarda Fransızca yazılışı olan “Le Mukhbir” ve gazetenin 37.sayıdan sonraki bölümü İngilizcesi “The Mukhbir” şeklinde verilmiştir.
Nihayet her anı ayrı bir didişmeyle, her safhası daimi bir galeyan ve feveran halinde akıp geçmiş bir hayatı, bazan insicamlı, bazan çelişkili bir fikriyatı, büyük aksiyon yollarını denerken kendi şahsiyetini de gerçekleştiren “İmpulsif” bir mizacı, ne kadar ayrıntılı olursa olsun, tek bir araştırmayla ortaya koymak elbette ki mümkün değildir. “Sen de Gemidesin” diyen Ali Suavî, batan bir imparatorluk gemisinden ne kurtarılabilecekse hepsini kurtarmaya çalışmış bir Türk aydınıdır. 1867-1878 yıllarının Türkiyesini tanımak isteyenler bu gemiden yükselen çığlıklara kulak verirken, Ali Suavî’nin de sesini duyacaklar ve ona eğildikleri her defasında bu sesin sahibini bizim burada yaptığımızdan daha iyi tanıyacak ve tanıtacaklardır.
Bu eserin aslı “Ali Suavî, Hayatı ve Eserleri” adı ile İstanbul Üniversitesi Sosyal bilimler Enstitüsü Yeni Türk Edebiyatı Bilim Dalı’nda Doktora tezi olarak hazırlanmış ve tez Kasım 1991 tarihinde kabul edilmiştir. Sözkonusu tez yeniden gözden geçirilerek buradaki şekliyle yayınlanmıştır.
Çalışmalarım esnasında her türlü sabırlı desteğini esirgemeyen, tezimin ortaya çıkmasında büyük payı olan danışman hocam Prof.Dr. Birol Emil’e, çeşitli kaynakların temininde yakın ilgisini gördüğüm Ziyad Ebuzziya’ya, bir buçuk yıl süreyle Avrupa’da araştırmalarımı sürdürmem için imkân sağlayan İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Yönetimine, eserin basımında azami titizliği gösteren İletişim Yayınları çalışanlarına, şu veya bu vesile ile yardımlarını gördüğüm bütün dostlarıma teşekkürü borç bilirim.