Merhum Ziyad Ebüzziya’nın , 1972 yılında müsveddelerini tamamladığı Şinasi isimli çalışma, Hürriyet Yayınları arasında yayımlanmak üzere dizilmeye başlanmış. Ancak merhum, dizgisi yapılan bazı formlarda eserin diline ve muhtevasına keyfi müdahalelerin yapıldığını tesbit edince noter aracılığıyla yayının durdurulması ve eserinin kendisine iade edilmesi için ihbarname göndermiştir.
Vefatına kadar geçen süre içerisinde gerek meşguliyetlerinin fazla olması gerekse sıhhatinin el vermemesinden dolayı söz konusu eseri yeniden ele alamamıştır. Kendisiyle tanıştığımız ve sıkı münasebetimizi sürdürdüğümüz 1987 yılından itibaren bana sürekli bu yarım kalmış teşebbüsten söz eder ve zaman zaman vaktimin el vermesi halinde beraberce eksiklikleri tamamlayıp eseri yeniden yayına sokabileceğimiz teklifinde bulunurdu. Söz konusu tarihlerde doktora çalışmalarımın yoğun olması böyle bir teşebbüsü mümkün kılmadı. Merhumun vefatından sonra varisleri büyük bir koli içerisinde, eserle ilgili bütün dokümanı bana verdiler.
Eserin bir kısmı dizilmiş, bir kısmı daktilo edilmiş, bir kısmı ise hâlâ müsvedde halde duruyordu. Eserin sonuna konulması tasarlanan örnek metinler ise ortada yoktu. Biz merhumun Osmanlı harfleriyle olan ve okunması son derecede zor olan el yazısından çıkma müsveddeleri esas alarak gerek dizgisi yapılmış, gerekse daktilo edilmiş metinleri yeniden gözden geçirdik. Eserin son kısmına konması tasarlanan örnek metinler ise biz seçtik ve büyük bir kısmını Osmanlıca’dan aktardık.
Merhum Ziyad Bey, Şinasi ile ilgili olarak Başbakanlık arşivinden gerek kendi bulduğu gerekse Seyfettin Özege’nin bulup kendisine verdiği belgelerin fotokopisini alamamış bunları sadece el yazısı ile yazmıştır. Referansları olmayan bu belgeler kendisi tarafından sadeleştirilerek ilgili yerlerde kullanılmış ancak ayrıca orjinalleri, kopyalarının elde bulunmaması dolayısıyla esere ilave edilememiştir. Yazar, gazeteci olduğu için burada kullanılan dil bilimsel dilden çok gazeteci dilidir. Bilinçli olarak yazarın diline dokunmadık. Bu haliyle eser, şüphesiz ki yazarın tasarladığı şekli tamamen bulamamışsa da ümid ederiz ki tamama yakın bir hale gelmiştir. Şinasi, Türk kültür ve edebiyatında birçok başlangıçların sahibi bir insan olmasına rağmen, özellikle hayatıyla ilgili olarak bütün karanlık noktaları büyük çapta aydınlatacak bir çalışma yapılmamıştır. Merhum Ziyad Ebüzziya, bazen bize lüzumsuz teferruat gibi gelen en ince detaylara kadar Şinasi’nin hayatı, yetişme tarzı, aldığı tesirler, etkilediği insanlar, getirdiği yenilikler vs. ile ilgili olarak meseleleri ele almış ve en doğrusunu objektif olarak ortaya koymaya çalışmıştır.
Bugüne kadar Şinasi üzerinde yazmış yazar ve araştırmacılardan başta büyükbabası Ebüzziya Tevfik olmak üzere, Ahmed Rasim, İsmail Habib Sevük, Mustafa Nihat Özön, Fevziye Abdullah Tansel, Gündüz Akıncı, Kenan Akyüz’ün de aralarında bulunduğu birçok şahsiyetin konuyla ilgili olarak verdiği bilgileri gözden geçirmiş ve bir kısmı affedilmez olan yığınla yanlış tesbit etmiştir. Büyük çapta Ebüzziya Tevfik’e başvuran yazar, Yeni Osmanlılar Tarihi’ni yayına hazırlarken yaptığı gibi burada da onun bazı yanlışlarını yahut çelişkilerini okuyucuya aktarmaktan geri durmamıştır.
Eserini mümkün olduğu kadar geniş bir dokümantasyona dayandırma gayreti göstermiş olan merhum yazarın ufak bir bilgi için yurt içinde ve yurt dışında birçok dostuna bir yığın mektup yazdığını ve gelen cevaplardaki kullanılabilir bilgileri değerlendirdiğini elimizdeki dokümanlar göstermektedir. Söz konusu tecessüsü göstermesi açısından bu mektuplardan bazılarının kopyalarını kitabın son bölümüne koymayı uygun gördük. Bu eseri ilavelerle yayına hazırlamakla kültür, fikir ve edebiyat dünyamıza katkıda bulunma yanında, merhum yazarı Ziyad Ebüzziya’nın hatırasına gerekli saygıyı göstermiş olacağımız ümidindeyim. Gazeteci, yazar, parlamenter ve her şeyden önemlisi sorumluluğunun bilincinde bir aydın olan Ziyad Ebüzziya’nın son günlerine kadar yazı masasının başında geçen verimli ömrüne sığmayan bu eserin önemli bir boşluğu dolduracağına şüphem yoktur.
Bu eserde, Şinasi’nin hayatı ve yetişmesi dolayısıyla söz konusu dönemle ilgili olarak verilen bilgiler, köklü bir Osmanlı ailesinden gelen merhum yazarın birikiminden süzülen, Türk eğitim, kültür ve siyasi tarihi açısından faydalı bilgilerdir. Bedenen ölseler de eserleriyle yaşayanlara ne mutlu.